Hayatımızın çoğunu alışkanlıklar yönetiyor. Günün çoğunda sanki bir oto pilottayız. Üstelik rutinlerimize sıkı sıkı bağlıyız. Onları biz yaratsak da rutinsiz bir hayat düşleyemiyoruz. Sanki rutinler olmasa hayatımız dağılacakmış gibi bir rahatsızlık, huzursuzluk, tatsızlık hissi.
Günlük olarak sürekli gittiğiniz bir yeri düşünün. Bu yer; ofisiniz, çocuğunuzun okulu ya da market olabilir. Şimdi buraya nasıl gittiğinizi gözünüzde canlandırın. Belki şu anda fark ettiniz ama muhtemelen bir rutininiz var. Aklınıza en kısa ya da trafiğin en az olduğu yol gelmiş olabilir.
Rutinlerin iyi tarafı hayatımızı gerçekten kolaylaştırmaları. Yola çıkarken bir rutininiz yoksa kendinizi bir trafik kaosunda bulabilir, işe gecikebilirsiniz. Rutinler hayatımıza düzen, rahatlık ve konfor getirir.
Rutinlerin kötü tarafı ise bizi tutsak etmeleri. Başka gidecek yol yokmuş gibi, sanki o yolu kullanmazsanız eksik olacak gibi bir endişe yaratmaları. Görev bilinciyle rutinlerimize sahip çıkıyoruz.
Sizce düzenli olarak gittiğiniz o yere çıkan tüm yolları biliyor musunuz? Belki bir ara yol var, size beş dakika kaybettirecek ama öyle güzel bir manzarayla karşılaşacaksınız ki tüm gününüze hatta haftanıza damga vuracak. Haz alacaksınız, şaşıracaksınız, güleceksiniz, hafifleyeceksiniz.
İlişkilerde ve cinsel hayatta da durum böyle. Rutinlerin dışına çıkmadan yaşayan çiftler temasın, keyfin, hazzın, zevkin tadını bir süre sonra kaybediyor. Cinselliğin nasıl ve ne şekilde yaşanacağı rutine girdiği anda sürpriz, merak, heyecan hisleri yavaş yavaş siliniyor. Bazen iki taraf da seksten zevk alıyor, iki taraf da tatmin oluyor ama nasıl başlanıldığı, nasıl bittiği fark edilmeyen, tam da oto pilotta bir cinsellik yaşanıyor.
Sıkılıyorsanız, görev gibi görüyorsanız, hayal ettiğinizi yaşayamıyorsanız çıkın oto pilottan.
Hedefe takılmayın, yolun tadını çıkarın. Başka yollar deneyin, keyfinizce, özgürce, paylaşarak, zevk alarak.
Rutinleri ritüellere ancak siz dönüştürebilirsiniz.
